Yeni trend ‘Mobilite Ekosistemi’
Klasik otomobil üreticileri şeklinde adlandırılabilecek markalar, geleceğin teknolojisi olarak görülen elektrikli araç markaları ile rekabette kalabilmek için vizyonlarını değiştiriyorlar. Bağlantılı araçlar, elektrikli mobilite sistemleri, otonom sistemler… Yeni teknolojiler şirketlerin stratejilerini güncellemelerine sebep oluyor. Otomotiv sektörü yavaş yavaş mobilite sektörüne dönüşüyor.
19. yüzyılda enerji kaynağı olarak buharın kullanılmaya başlaması ile birlikte insan hayatında yer edinmeye başlayan otomobil, petrolün kullanılması ile birlikte içten yanmalı motorlarla devam etti. Her geçen dönemde gelişen teknolojilerle birlikte endüstrinin en önemli kazanımlarından ve yenilikçi alanlarından bir tanesi olan otomotiv, 21. yüzyılda bu kez bambaşka bir noktaya evrilmenin eşiğinde. 20. yüzyılın sonları ve 21. yüzyılın başlarında önemli petrol krizleri ile karşılaşan otomotiv sektörü küresel ısınma, petrolün azalması ve ‘yeşil mutabakat’ gibi emisyon azaltma zorunlulukları ile de karşı karşıya kaldı. Bütün bunların ışığında sektör, gelişen teknolojileri mobilite (hareketlilik) ekosistemi kurmak için bambaşka boyutlarda kullanmaya başladı.
SIFIR EMİSYON HEDEFİ
Teknolojiyi temeline alan otomotiv üreticileri ilk adım olarak emisyon değerlerini önemli ölçüde düşürme, daha sonra da elektrikli araçların dünya üzerinde yaygınlaşması ile birlikte bunu sıfıra indirme hedefiyle hareket etmeye başladılar. Bu doğrultuda Tesla’nın başı çektiği doğuştan elektrikli otomobil markaları da günümüzde popülerliğini giderek arttırıyor. Türkiye’nin Otomobili de doğuştan elektrikli yapısı ile sektörde öncü bir konum elde etme hedefi ile yola çıktı. TOGG, bir otomobil şirketinden çok kendisini bir teknoloji şirketi olarak tanımlıyor. Global bir marka olma yolundaki hedefini de bir ‘mobilite ekosistemi’ yaratmak olarak belirtiyor.
‘DÖNÜŞÜM SÜRECİNİ BAŞLATTI’
TOYOTA, tarihi bir ‘değişim ve dönüşüm’ sürecini başlatıyor. 7’den 77’ye herkesin özgürce hareket ettiği bir dünya gerçekleştirmek amacıyla yola çıkan marka, bir otomobil şirketi olmanın yanı sıra insanlık için ileri teknoloji ürünü her türlü çözümü üreten bir “mobilite” şirketine dönüşeceğini açıkladı. Dünyanın geleceğine yön verecek olan ve toplumun en önemli ihtiyaçlarından biri olan “mobilite” çözümleriyle insanların özgürce hareket etmelerini ve hayatlarını kolaylaştırmayı hedefleyen Toyota, bu çerçevede tüm dünya ile aynı anda Türkiye’de de “Start Your Impossible” hareketini başlattığını duyurdu. Tanıtım toplantısında bir konuşma yapan Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş. CEO’su Ali Haydar Bozkurt, “Engellilerin, yaşlıların, hareket zorluğu yaşayan hastaların ve günümüzde daha fazla kişisel hareket özgürlüğü isteyenlerin de bu isteklerini karşılarken, aynı zamanda geleceğin şehirlerini de tasarlıyoruz. Toyota bu amaçla yeni mobilite teknolojilerini toplum yararına sunmak için Ar-Ge’ye yıllık 10 milyar dolardan fazla bir bütçe ayırıyor” dedi.
BÜYÜKLERİ DEĞİŞİME ZORLADI
İçten yanmalı motorlu araçlar ile yıllar boyu ulaşım imkanlarını en üst seviyede sunan global otomotiv üreticileri de geleceği yalnızca otomotiv şirketi kalmak yerine mobilite şirketine dönüşmekte buldu. Yeni yeni sektörde adından söz ettiren ve büyümeye başlayan doğuştan elektrikli küçük markalar, büyükleri değişime zorluyor. Elektrikli araç üretimine de adım atan ve klasik üreticiler arasında öncü markalar arasında yer alan Renault’un yanı sıra, Hyundai, Jeep, BMW, Mercedes, Nissan gibi dünyanın önde gelen üreticileri de elektrikli mobilite stratejilerine ağırlık verdi. Son olarak yakın zamanda Japon üretici Toyota, artık yalnızca bir otomotiv şirketi olmadığını değişen dünyaya ayak uyduracak bir ‘mobilite şirketi’ne dönüşeceğini açıkladı.
ELEKTRİKLİ STRATEJİ ETKİNLİĞİ
RENAULT Grubu da, Avrupa’da 2050 yılına kadar karbon nötr olma taahhüdü kapsamında iki yeni elektrikli otomobili Renault Megane eVision ve Dacia Spring’i Renault eWays etkinliklerinde tanıttı. Etkinlikte konuşan Renault Grubu CEO’su Luca De Meo: “Grup olarak 2050 yılına kadar Avrupa’da sıfır karbon emisyonu taahhütümüz için çalışmalarımızı hızla sürdürüyoruz. 2030 itibarıyla emisyon oranımızı 2010 yılına kıyasla yüzde 50 azaltmayı hedefliyoruz. 2022 yılıyla birlikte tüm modellerimiz elektrikli ya da elektriklendirilmiş versiyonlara sahip olacak. 5 yıl içinde pazardaki araçlarımızın yüzde 50’sinin elektirikli ya da hibrit olmasını planlıyoruz.”
ÇEVRECİ ARAZİCİ TÜRKİYE’DE
JEEP de elektrik motoru ile araçlarını güçlendiren ve daha çevreci hale getiren markalar arasında yer aldı. 4×4 performansını güçlü bir elektrik motoru ile birleştirerek 4×4 kabiliyetini yeniden yaratan modeli Compass’ın hibrit motorlu versiyonu 4xe Türkiye’de satışa sunuldu. Compass 4xe, elektrik motorun anlık tepkime süresini, dört tekerden çekiş gücüne yansıtıyor. 4xe; önde 180 beygirlik içten yanmalı motor, arkada 60 beygir elektrikli motorun da desteğiyle toplam 240 beygir güce ulaşıyor. Jeep Compass 4xe, 724 bin 950 TL’lik fiyatla sunuluyor.