Bilim kurgu değil, gerçek hayat!
Cenevre Otomobil Fuarı’nda bugün yollara çıksa kimsenin yadırgamayacağı ama aslında ‘geleceğin otomobilleri’ diye anılan ilginç ürünler de vardı. İşte fuarda yer alan uçan elektriklilerden, dizele ciddi rakip küçük benzinlilere kadar öne çıkan modeller.
Bundan 20 yıl önce Cenevre Fuarı’ında adeta merdiven altı olarak tanımlanabilecek yerlerde küçük üreticilerin geliştirdiği, ancak fazla ilgi çekmediği için çoğu ‘iyi ama vaktinden önce geliştirilmiş’ fikirler olarak görülen elektrikli araçlar sergilenirdi. O zaman küçümsenen, ‘golf arabası’ diye alay edilen projeler, bugünün çok büyük otomobil gruplarının gelecek garantileri oldu.
Gerçi son 20 yılda neler olmadı ki? Ama özellikle elektronik dünyasındaki gelişmeler, otomobilin geleceğini değiştirdi.
İş artık öyle bir boyuta geldi ki, otomobil dünyasındaki gelişmeler, otomobil fuarlarından önce, teknoloji fuarlarında gösterilmeye başlandı. İlk dijital haritalar çıkmaya başladığında, internete bağlanıp sokaığımız ve evimizi görmeye çalışıyorduk. Şimdi o haritaları kullanarak hareket eden otomobiler, sürücüsüz hareket edebiliyor. 3 boyutlu yazıcılar sadece otomobil değil, insan yedek parçası da üretiyor. Bizim çocuğumuza alınacak en güvel doğum günü hediyesi diye gördüğümüz drone ise yüzyılın hayali uçan otomobili hayata geçirdi bile.
Uçan otomobil yada karada da gidebilen uçak fikri, otomobilin icadından itibaren insanların kafasını meşgul eden bir konu.
Bu yılki Cenevre Fuarı’nda işte bu hayalin gerçeğe en yaklaşmış versiyonu sergilendi.
Uçak üreticisi Airbus’ın, tarasımcı İtaldesign’la birlikte geliştirdiği modüler araç, fuarın en fazla ilgi çeken, kendinden konuşturan aracıydı. Pop Up adı verilen yeni ulaşım aracı hem karada hem de havada gitmek üzere tasarlanmıştı.
Bu hafta köşemi tamamen yeni fikirlere ayırmak istedim. Hem belki bu sayede Türkiye’de bu işe kafa yoran ama oralara gitmeyen ya da gidemeyenler otomobil dünyasının nereye doğru yol aldığını görürler. Kim bilir belki de sayfada çıkacak küçücük bir haber, ülkemizin zaten kısıtlı olan kaynaklarının sadece seçim dönemlerinde ortaya çıkan, sonra rafa kalkan projelerine değil, ayakları yere basan gerçek projelere harcanması sağlar, kim bilir…