Gel gel vergisine çare iki teker!
Kabul ediyorum, şu ÖTV işinden biz otomotiv yazarlarına iyi ekmek çıktı. Ama sonunda dağın fare doğurduğuna hep beraber şahit olduk. Günlerce süren tartışmalar, çevre, emisyon, hatta neredeyse 15 yıldır adının kimsenin adını anmadığı katalizatörün bile kriter olarak tartışıldığı yeni ÖTV düzeninden çıka çıka bildiğimiz kara düzen vergi artışı çıktı.
Tam da bu duruma uygun pek eğlenceli fıkralar var ama, ‘birlik ve beraberliğe en fazla ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde’ pek hoş kaçmayacağı için anlatmıyorum.
Önce özetleyelim: Yeni otomobil satın alırken vatandaşın ödediği Özel Tüketim Vergisi 1,6 litre ve altındaki otomobiller için bir kaç istisna ile yüzde 45’ten 60’a çıktı. Pazarın yüzde 95’ini bu motor hacmindeki araçlar oluştuğu için bu oran üzerinde konuşalım. Diğerleri zaten bizi değil parası olanları ilgilendiriyor.
Yüzde 45 oranında vergi ödeyerek otomobil satın almak istiyorsanız, seçtiğiniz otomobilin vergisiz fiyatı 40 bin TL veya altında olmalı. Bu fiyata bulabileceğiniz otomobil sayısı çok değil. Ancak özellikle üretimde daha esnek olabilen yerli üretimlerimiz kısa bir süre içinde bu fiyat kategorisine uygun, görece düşük donanımlı ürünler sunmaya başlayacaklardır. Bu durum bir süre yerli araçların toplam pazardaki payını yüzde 27’lerden 30-35’lere çıkaracaktır.
Ancak yine de, çoğunluğu oluşturan biz sıradan ölümlülerin ödeyeceği vergi oranı ise ağırlıklı olarak yüzde 50 olacak, öyle görünüyor. ‘Amaaan ölümlü dünya, hayat geçiyor, 1 sene fazla taksit öder, lüksüne binerim’ diyenler ise (ki bunlar maliyemizin en sevdikleri arasında gelirler, gelmeliler de) özel oldukları için vergiyi de özel ödeyecekler; yani yüzde 60.
Bu vergi düzenin, pazara da bir kaç etkisi olacak, dilerseniz bir de onlara bakalım. Birincisi otomobil markalarının fiyatlarını oluştururken, kârlarını kuyumcu terazisinde tartmalarına neden olacak orası kesin. Tabi nefesleri yettiği sürece. Markaların listelerinde çıplak fiyatı 39 bin 999, 69 bin 999 ve 99 bin 999 TL olan pek çok model olacağını görebileceğiz. Ya da araçların fiyatı artıp, vergi dilimi değiştikçe, donanım seviyesinin düştüğüne tanıklık edeceğiz.
Bu vergi dilimi vatandaştan çok, zaten yaptığı işle ayrıca görece büyük vergi avantajı sağlayan kiralama şirketlerine yaradı, orası kesin. o zaman ikinci olarak satın almak yerine kiralamayı tercih edenlerin sayısında artışlar ve üçüncü olarak ise pazardaki segment dağılımında küçük otomobiller lehine değişiklikler olacağını göreceğiz.
Sonuncu ve belki de en önemli etki olarak da, otomobil fiyatları kura bağlı olarak hızla artacağından, yüzde 45’lik vergi diliminin bir süre sonra kendiliğinden ortadan kalkacağına, ya da bu oranın müşteriyi showroom’a çekmek için ‘gel gel vergisi’ haline geleceğine tanıklık edeceğiz.
Çare motosiklet
Öte yandan, 40 bin TL’lik bir otomobilin ÖTV’si kadar bir paraya sizi ve bir diğer yolcuyu şehir içinde, hatta şehirler arası yolculuklarla rahatlıkla taşıyacak bir motosiklet alabilirsiniz. Hele bütçenizi, 40 bin TL’lik bir otomobilin ÖTV+KDV’si kadar bir rakama çıkarırsanız, motosikletinizle uluslararası yolculuklar bile yapabilirsiniz.
Ya da hepsini boş verip, sadece ödeyeceğiniz KDV kadar bir paraya, bir kaç tane bisiklet alır, bütün aileyi mutlu edersiniz. Otomobile ihtiyacınız olduğunda kiralar ya da taksiye binersiniz. Kızmayın, dalga geçmiyorum. Dünya oraya gidiyor, biz batılılardan daha zengin değiliz ki.