3 Şerit

Honda NC 750X DCT ile uzun dönem testi ve izlenimler

Honda’nın yenilenen NC 750X DCT modeliyle, neredeyse artık sahibi olduğumu sanmaya başlayacak kadar uzun süre geçirdim. Honda Türkiye’nin biz gazetecilere tahsis ettiği test motosikletinin programının müsait olması sayesinde bu motosikleti bir ay boyunca hemen her türlü yol ve hava şartında kullanma fırsatı buldum.

Aslında daha önce kullandığım NC 750S’te tanıştığım DCT şanzımana alıştığım ve bu şanzımana olan ön yargımdan kısmen kurtulduğum için, NC 750X DCT’ye alışmam hiç de uzun sürmedi. Hatta belki de biraz fazla alıştım.

İlk günlerde, trafik ışıklarına ya da bir sokak dönüşüne yaklaşırken sol elim ve ayağım önlerindeki boşluğa hamle yapmadı değil ama, bunu da atlatmam çok zor olmadı.

img_7712Test motosikletini sadece şehir içinde değil, özellikle farklı güzergahlarda ve uzun yolda kulandım. İlk yolculuğumuz Marmaris’e oldu. Osmangazi köprüsünün açıldığı ilk günlerdeki bu yolculuğun en etkileyici tarafı, aslında bu motosikleti şehir içi motosikleti gibi gören, hatta 750 cc’den çıkan 55 beygiri beğenmeyen motosiklet severlerin haklı olup olmadıklarını test etme fırsatı vermesiydi.

Öncelikle şunu söylemeliyim ki, 55 beygir güç, 68 Nm tork üreten bu motosiklet hiç de sanıldığı gibi, gitmeyen yürümeyen, ’emekli motosikleti’ falan değil. Aksine maksimum gücünü oldukça düşük devirlerde veren, kıvrak, hatta zaman zaman ayaklıklarıyla asfalttan kıvılcımlar çıkartabilen, oldukça dengeli bir motosiklet.

Yolculuğumuza dönecek olursak; Osmangazi Köprüsü, İstanbul Çamlıca gişeleri ve Bursa arasını, ‘otomobillere izin verilen hızda’ yani saatte 110-130 km gibi hızlarda alınca 1 saat, 1 saat 10 dakika arası aldım. Buradaki ‘otomobillere izin verilen hız’ önemli, çünkü takipçilerimizin eminim pek çoğunun bildiği gibi, bölünmüş yollar ve otoyollarda motosikletlerden kamyonlarla aynı hızda gitmeleri isteniyor. Bunun bir saçmalık olduğunu artık her platformda dile getirmemiz gerekiyor. 250 cc’lik maxi scoterlerin bile 130 km/s hızlara rahatça çıkabildiği bir çağda, motosikletleri yollar uygun olduğu halde 80-90 km/s hızla gitmeye zorlamak, kamyonlara motosikletlerin üzerinden geçip gidin demekten başka bir şey değil, zaten aslına bakarsanız sürücülerin tamamı da bu kurula istese bile uyamıyor.

img_7709Otoyollardan otomobiller gitsin, motosikletler kendi yolunu bulur

Neyse, yolcuğuna devam edelim… Aslına bakarsanız, eğer motosiklet yolculuğu yapılacaksa bölünmüş yollar ve otoyollardan uzak durmakta fayda var. Çünkü bu yollar zevk vermiyor. Ama be bu ilk yolculukta günüm kısıtlı olduğu için hızlı olan yolu tercih etmek zorunda kaldım. Bu yolculuktan üç hafta sonra Honda Fan Club ‘ın organize ettiği Bozcaada yolculuğunda tercih ettiğimiz, Tekirdağ-Uçmakdere-Şarköy yolu, hızlı olsun diye yapılan yolların motosikletler için aslında ne kadar yavan olduğunu yaşayarak öğrenmemizi sağladı zaten. Yazının sonunda o yolculuğu da kısaca anlatacağım.

Bursa’ya bir saat gibi kısa bir sürede varılınca, ikinci durak Susurluk’a girmek de toplam 2- 2,5 saat sürüyor. Bu süre aynı zamanda hem benim, hem de bir deposuyla 290-330 km yol yapabildiğim motosikletin acıkması anlamına geliyor.

İşin içine otoyol girince, makul kullanımda 100 km’de 3,5-4,0 litre tüketen NC 750X DCT, 4,5 litreleri içmeye başlıyor. Çok mu? Kesinlikle değil. Aynı yolu, aynı süratlerde yan yana gittiğiniz aynı hacimdeki motosikletlerin 6-6,5 litrelik tüketimlerini görünce, ne demek istediğimi anlarsınız.

3serit-11-bolum-part2-logosuz-still001Beygiri gerçekten düşük mü? Gelin birlikte hesaplayalım.

Honda’nın NC ailesinin tüketimi, rakiplerine 100 km’de 1,5-2 litre fark atıyor. Buraya kadar okuduğu halde hala, “İyi de beygiri düşük” diyenler varsa, ona da açıklık getirmenin tam sırası o zaman.

Evet bu aile 55 beygir güç üretiyor. Kaç devirde üretiyor? 6.250 devir/dakikada. Rakiplerin durumu ne bir de ona bakalım. Örneğin çok yakışıklı bir rakibi, 9000 devir/dakikada 75 beygir üretiyor. Peki, bu iki değer arasında basit bir denklem kurarsak ne elde ederiz, gelin hesaplayalım. 9000 devir/dakikada 75 beygir üreten bir makine, düz mantıkla 6.250 devir/dakikada ne üretir? Denklem tam 52 beygir diyor.

Yani aslına bakarsanız, maksimum devirlere sadece çok kısa süreler için mümkün olduğu ülkemiz yollarında NC ailesinin ürettiği 55 beygir, rakiplerinin hiç de altında değil, aksine bir kaç beygir de üstünde.

İşe bir de tork açısından bakacak olursak, orada denklem kurmaya bile gerek kalmıyor zaten. NC maksimum torku olan 68 Nm’i 4.750 devirde veriyor. Aynı torku başka makinelerde 6.500 devir seviyesinde alabiliyoruz. Biri iyi diğeri kötü mü? Asla öyle değil. Tamamen tercih meselesi. Biri daha seri, diğeri daha belki biraz daha ‘hımbıl’ ama ‘hımbıl’ olan aynı işi aynı sürede yaparken, daha az tüketiyor. Fark da burada ortaya çıkıyor.

Bu düşünceler arasında İzmir’e vardık bile. Süre 5 saat 15 dakika. Otobana girmeden önce bir kez daha benzin almak gerekiyor. Bursa-İzmir arası görece daha yavaş bir yol olduğu için tüketim 4,0 litre/100 km’ya kadar düştü, ama İzmir-Aydın arasının ortalamayı yükselteceği kesin, nitekim öyle de oluyor.

Otoyolda rüzgar var. Yüksek süratlere çıktığımda ön tekerleğimdeki balans rahatsızlık veriyor, bunu döner dönmez halletmek gerekiyor. Çünkü eğer otoyolda gidiyorsanız, yüksek hızlarda tedirginlik yaratacak her sıkıntının giderilmiş olması gerekiyor.

Aydın’da otoyolun bitmesiyle birlikte keyif yeniden başlıyor. Aydın Çine arası, Çine’de çöp şiş yeme hayaliyle çabuk geçiliyor. Ama ondan sonrası, Yani Çine-Yatağan arasındaki nefis virajlar bitmesin istiyor insan. Ama bitiyor. Çünkü doğru çizgide ve doğru yatışlarla gidilen virajlar yavaşlatmıyor, aksine hızlanıyorsunuz. İşte motosiklet kullanmanın keyfine de tam da bu tür yollarda varılıyor.

Yatağan, Muğla ve hemen arkasından Sakar geçidi. İşte  bir keyif bölgesi daha. Yanımdan artçılarıyla  iki 1200 GS’li geçiyor. Üstündekiler oturuyor, motosikletler virajları kendi alıyor, biraz sinir bozucu ama aradaki 70 bin TL’lik fiyat farkını düşününce, virajlarda biraz çalışmaktan kimseye zarar gelmez deyip, acıyı çabuk unutuyorum.

Sakar’ı inip Marmaris’e doğru döndüğümde ise hem hedefime çok yaklaşmış olmanın mutluluğu hem de önce biraz yükselen, sonra da nefis kıvrımlarla denize doğru inen yolun verdiği hazzı birlikte yaşıyorum. İşte hedefime ulaştım. Molalar dahil, 8 saat. Üstelik hiç bir tehlikeli durum yaşamadan.

img_7785

Hakan Özenen, Cem Özenen, Altın Elbiseli Adam (Barkın Bayoğlu), Motoron’dan Sinan Özgen, HFC rehberi Orçun Taran, Honda Türkiye’den Bülent Kılıçer ve Cem Özütok.

Uçmakdere’ye inmeden motosikletçiyim deme!

Benim gibi aslında bu işi sadece hobi amaçlı yapanlar için keşfedilen her yeni yol, çocukça sevinçler yaratıyor. Marmaris’ten döndükten bir hafta sonra bu kez Honda Fan Club’ın (HFC) organize ettiği Bozcaada yolculuğuna çıkıyoruz. Bu kez 7 motosikletiz. Ben (Hakan Özenen, 3serit.com’un kurucusu Cem Özenen, Altın Elbiseli Adam (Barkın Bayoğlu), Motoron’dan Sinan Özgen, HFC rehberi Orçun Taran, Honda’dan Bülent Kılıçer ve Cem Özütok.

Barkın, Tekirdağ-Malkara-Keşan hoppala paşam yapmak yerine, Uçmakdere üzerinden Şarköy’e inmeyi teklif ediyor. Ben her ne kadar bunca usta motosikletli arasında biraz nal toplasam da, hem kendimi, hem de NC 750X DCT’yi bu yolda bir kez daha yeterli buluyorum.

Türkler Müslümanlıkta tanışmadan önce, Cennet için Uçmak kelimesini kullanırlardı. Bu yol da motosikletçiler için uçma hissi yaşatan, cennet gibi bir coğrafyadan geçiyor. Eğer hiç geçmediyseniz, bir gün mutlaka yolunuzu oradan geçirin.

Özetle;

NC 750X DCT ile bir aylık beraberliğimizde, ikiz Marmaris, bir kes Bozcaada yolculukları ve yüzlerce kilometre şehir içi yol yaptım. Bu süre ve yollar motosikleti yakından tanımak için oldukça yeterliydi. Bu motosikleti satın almayı düşünenler için, amatör bir motosiklet test sürücüsü olarak ‘kesinlikle pişman olmazsınız’ diyebilirim.

Yeni kasanın bir önceki kuşağa göre daralan selesi bana rahatsızlık vermedi. Aksine daralan sele sayesinde ayaklarımı yere daha iyi basabildim. Ama, bu daralma artçıyla yaptığım yolculuklarda, arkadaki yolcumun benim üzerime, benim de motosikletin önüne doğru hafifçe kaymama neden oldu. Bu önceki kuşakta yaşanan bir durum değildi.

Bana sorarsanız motosiklet zaten tek kişilik bir ulaşım aracıdır, deyip bu küçük olumsuzluğu da bertaraf edebiliriz:)

Tekeriniz düz bassın, yolunuz hep açık olsun.

One comment

  • Haluk SARIKAYA

    2017 yılı Nisan ayı ortasında (Honda nc750x dct) sahibi oldum 250 lik bir motorsikletten sonra her yönüyle bana uygun bir motorsiklet. Iyiki almışım. 750 cc nin neredeyse bütün özelliklerini çok düşük yakıt tüketimi ile yakaladım. Emsallerine göre oldukça ekonomik ayrıca kendi çapında rahat ve dengeli bir motorsiklet.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir