Tek hedef iki vasıta
Geçtiğimiz hafta Perşembe günü hafta sonunu erkenden getirmeye karar verdik. Uzun bir zamandır hazırlığını yaptığımız bir organizasyon için gece yarısı son hazırlıklarımızı tamamladık, bisikletlerimizi, kıyafetlerimizi, otomobilimizi hazırlayarak yolculuk öncesi son geceye gözlerimizi yumduğumuzda hepimizin aklında Erciyes Dağı’nın zirvesi vardı.
Saat sabah 04:00’ı gösterirken; yoğun çalışma gündemimizden, büyük şehir trafiğinden, kısacası üzerimizdeki fazlalıklardan kurtulmak için bisiklet bagajlarımızı ve bisikletlerimizi kaptık ve Ürgüp’e doğru yola çıktık.
Biri baba 4 bisikletli adam, bir çocuk ve bir annenin gideceği uzun yol için büyük bir vasıta gerekiyordu. Burada Mercedes’in VİP Van’ı devreye girdi ve VİTO bizim tüm isteklerimize kusursuz şekilde çare oldu. İstanbul’dan Ürgüp’e olan gidiş dönüş 1700 kilometre civarında olan yolculuğumuzda sorunsuz ve eğlenceli iki gün geçirmemizi sağladı.
Geniş iç hacmi, sürücü ve yolcu için yüksek konforu, geri görüş kamerası ve şerit takip asistanı gibi yüksek seviye güvenlik asistanları ile Vito Tourer yolculuk boyunca hem konforlu hem de güvenli seyahat etmemize katkıda bulundu.
Hedef Erciyes Dağı Zirvesi
Bu kadar uzun bir yolculuğun tek amacı vardı, daha zorlu bir yolculuğu tamamlayabilmek. Velotürk adlı bisiklet tutkunu ekibin, Salcano’nun katkılarıyla 2000 çocuğa 2000 bisiklet sloganıyla düzenlediği Velotürk Gran Fondo’da finişe varmak. Bu aslında bir bisiklet yarışıydı, ama bizim amacımız yarışmak değil bisiklet seven çocuklara ve bu projeye katkıda bulunmaktı. Bu Gran Fondo; bir kısa(45km) bir de uzun(90km) parkur ile amatör sporculara yönelik bir yarıştı.
Biz 4 bisikletliden 3’ümüz kendimize çok güvendiğimiz için 90 km’lik parkura katılmaya karar verdik. Hedefimiz Ürgüp’ten start alıp, Erciyes Dağı’nın zirvesine çıkabilmekti! Otomobil ile çıktığımız yolculukta ikinci şeridimize geçerek bisikletlerimizin üzerine atladık.
Kısa ve uzun parkurlar için toplamda 400’e yakın bisikletçinin start aldığı Gran Fondo’da start güvenlik aracının eşliğinde Ürgüp şehir merkezinden verildi. Arnavut kaldırımı şehir içi yollarda, asfalt için tasarlanmış ince lastikli yol bisikletlerimizle biraz zorlandık. Şehirden çıktıktan sonraki mıcırlı asfaltta çok daha iyi sayılmazdı ancak en azından asfalttaydık.
Organizasyon eksiklerine rağmen başarılı sonuçlandı
Yarıştan bir önceki gün yapılan teknik toplantıda yarışın güvenlik önlemleri sebebiyle ilk 3 kilometresinin hakem aracı eşliğinde yavaş tempoda geçileceği belirtti ancak yarış sabahı neden olduğunu bilemediğimiz şekilde hız oldukça yüksekti. Parkur çok sertti, bunu da hepimiz biliyorduk. Hazır olduğumuzu düşünsek de ilk fireyi 25. Km’de verdik bile. Takım arkadaşımız Arda Aydoğar, suyunun tükendiğini ve devam edemeyeceğini belirterek gruptan koptu ve süpürücü araç tarafından alındı.
Bu sırada organizasyon eksikleri patlak verdi. Diğer takım arkadaşımız Mert Talih, 20 kadar bisikletliyle beraber süpürücü aracın gerisinde kalmıştı. Süpürücü olması gerekenden hızlı giderek zaman limiti içerisindekileri geçiyordu. Trafik olması gerekenden erken açılmıştı. Uyarının üzerine geri dönerek arkadakileri araca binmeye zorladı.
Bense 30. Km’de suyumun tamamını tüketmiş olmama rağmen inatla 59. Km’deki beslenme noktasına ulaşmaya çalışıyordum. Bu sırada bir başka bisikletliyle yardımlaşarak tempoyu koruyup zamanın önünde gelen süpürücüye de yakalanmamaya çalışıyorduk.
40.km geldiğinde bir çeşme görerek suyumu doldurdum ve 59. Km’ye kadar zaman limitinin 1 saat önünde gitmeyi başardık. Ancak süpürücü otobüs oraya gelerek binmemiz gerektiğini söyledi. Açıkçası gücüm de tükenmek üzereydi, ancak ben inatçıyım otobüs gelmese o zirve dize gelecekti.
Sonuç olarak trafiğin olması gerekenden erken açılması ve süpürücü araçların bir saat kadar önden gitmesinin dışında, organizasyonun geneli sorunsuzdu.
Biz bisikletlerimizle Ürgüp’e döndüğümüzde finişe ulaşabilen tek kişinin 45 km’lik “küçük Fondo” ya katılan Vladislav Serkan Zuev olduğunu gördük. En azından birimiz başarmıştı!
Otomobille başladık bisikletimize atladık zirveye otobüsle çıkabildik
Belki üç şeridin üçünü de kullanmadık, ama otomobil ile başladığımız yolculukta bisikletle zirveyi zorladık, 40 derecede susuz kaldık ama terimizin son damlasına kadar mücadele ettik. Erciyes’in zirvesine otobüsle çıkabildik ama Velotürk ekibi sayesinde 2000 çocuğu bisiklet ile mutlu ettik. Dönüş yolunda Gran Fondo’yu bitirememiş olmanın verdiği buruklukla, spor yaparak ve bu projeye katkıda bulunarak çocukları sevindirmiş olmanın mutluluğunu bir arada yaşıyorduk. Yeniden geliş yolculuğunda yol arkadaşımız olan otomobilimize doluşarak eğlenceli dönüş yolculuğumuza geçtik.
Yazı: Cem Özenen